Kayseri Ticaret Odası (KTO) Ekim Ayı Meclis Toplantısı gerçekleşti. KTO Meclis Salonunda gerçekleşen toplantıya Kayseri Ticaret Odası Başkanı Ömer Gülsoy, Nuh Naci Yazgan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kerim Güney ve mütevelli heyeti ile oda üyeleri katıldı.
Oda olarak tahkim merkezi oluşturma kararı alındığını ve birçok sıkıntının daha hızlı bir şekilde giderileceğini söyleyen KTO Tahkim Başkanı Mustafa Serdal Özbek, “Ticaret odamızda bir tahkim ve arabuluculuk merkezi kurmak için bir süredir çalışmalar yapıyoruz. Bu konuda da son noktaya geldik. Neden böyle bir teşebbüste bulunduğumuz noktasına gelince de, Ticaret Odaların kurulma kanunu içerisinde tahkim yoluyla uyuşmazlık çözme yetkisi verilmiştir. Bunun amacı da ticari örf ve adeti bilen kişinin hızlı ve doğru karar vermesini sağlamaktır. Bu kişiler zamanla arabuluculuk yaparken daha sonra hakemliğe geçmiştir ve karar vermiştir. Dolayısıyla biz aslında yeni bir şey yapmadık. Kanunun size uzun yıllar önce vermiş olduğu bir yetkiyi hatırlattık ve bunu canlandırmak için başkanımın da talimatıyla harekete geçtik. İnşallah hepimize hayırlı ve uğurlu olur” ifadelerini kullandı.
“BU VATAN İÇİN BÜYÜK BEDELLER ÖDENDİ”
Bugüne kadar vatan için Anadolu’da 500 binden fazla şehit verildiğini ve çok büyük bedeller ödendiğini söyleyen Başkan Gülsoy, “Önceki gün Cumhuriyetimizin 96. yılını hep birlikte ve coşkuyla kutladık. İnşallah 100. Yılını da hep birlikte ve daha büyük bir coşku ile kutlayacağız. Cumhuriyeti kuran Büyük Atatürk ne demişti, ‘Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacak, ancak Cumhuriyet ilelebet payidar kalacaktır’. Atamızın Cumhuriyetimizi emanet ettiği gençlik, eminim yıllarca sonra bu cennet vatanı dünyanın her alanda en büyük 10 ülkesi arasına sokacaktır. Cumhuriyeti kurmak için atalarımız çok büyük bedeller ödedi. Herkes her vesile ile söyler, biz de bir daha tekrarlayalım ki, bu toprakların bağımsızlığı için kanı akmamış, can vermemiş Anadolu’da tek bir ev yoktur. Sadece Birinci Cihan Harbi ve Milli Mücadele yıllarında 500 binden fazla şehit verdiğimizi hatırlatırsak, bağımsızlığımız için ne büyük bedeller ödediğimiz daha iyi anlaşılır. Milli mücadelenin başladığı yıllarda nüfusumuzun 10 milyon civarında olduğunu söylersek 500 bin şehidin çok büyük bir rakam olduğu daha iyi anlaşılır. Dün olduğu gibi bugün de bağımsızlığımız için kanımızı akıtmaya, can vermeye devam ediyoruz. Daha geçtiğimiz hafta Kayserili bir şehidimizi gözyaşları arasında vatan toprağına emanet ettik. Hayatı ibretlik acılarla dolu şehidimize Cenab-ı Allah’tan rahmet, çocukları, eşi, anne ve babası ile tüm yakınlarına sabır diliyorum. Atalarımız bin yıl önce bu toprakları bize vatan yaparken de aradan geçen 10 asırlık zamanda da çok büyük bedeller ödedik. Ülkemiz, her manada stratejik olarak çok önemli bir coğrafyada bulunuyor. Bin yıldır vatan edindiğimiz bu topraklarda hesabı olanlar, 1071’i, 1453’ü, 1922’yi ve nihayet 15 Temmuz 2016’yı asla unutmuyorlar ve unutmayacaklar. Bakın Cumhuriyetin ilanının üzerinden 96 yıl geçmiş, Birinci Cihan harbi biteli 100 yıl geride kalmış, ama hala bu coğrafyayı kontrol altında tutmak isteyenler cennet vatanımız üzerine doğrudan ve dolaylı olarak oyun oynamaya devam ediyorlar” ifadelerini kullandı.
“DAĞA ÇIKIŞLAR NEREDEYSE SIFIRLANDI”
Gülsoy, ABD’nin baskılarına rağmen mücadele edildiğini ve dağa çıkışların neredeyse sıfırlandığını söyleyerek, “Türkiye’nin birçok alanda kalkınmasından rahatsız olanlar bu ülkede on yılda bir darbe yaptırıp muhtıra verdirmediler mi, bu ülkenin çocuklarını sağcı-solcu diye birbirine öldürtmediler mi, Alevi Sünni diye aramıza fitne sokmaya kalkmadılar mı ve bin yıldır etle tırnak olduğumuz Kürt kardeşlerimizin isimleri üzerinden teröre destek vermiyorlar mı? Bütün bunlar emin olun ki güçlü bir Türkiye’nin olmaması içindir. Yanı başımızda yaşanan olaylara bakın. ABD 12 bin km öteden, AB ülkeleri 3 bin 4 bin km uzaklıktan Birleşmiş Milletler kararı olmadan, sudan bahanelerle komşularımız Irak ve Suriye’yi işgal, hatta imha ediyor, bu iki ülkeden bize adeta terör ihraç ediyorlar, sonrada Türkiye haklı bir operasyon yapacağı zamanda akıllarınca dünyayı ayağa kaldırmaya çalışıyorlar. Eminim ki 82 milyonun büyük bir çoğunluğu dün Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Pençe Harekatlarına nasıl destek vermişlerse, bugün de Barış Pınarı Harekatı’na daha güçlü destek veriyorlar. Ülkemize dışarıdan yapılan terör saldırıları son yıllarda daha çok Irak ve Suriye kaynaklı gelişiyor. Güvenlik güçlerimiz yurt içinde terörle mücadelede çok büyük başarılar elde etti. İç İşleri Bakanımız geçtiğimiz gün açıkladı yurt içinde 600 kadar teröristin kaldığı tahmin ediliyormuş. Dağa çıkışlar eskiye oranla neredeyse sıfırlandı. Savunma sanayinin de yüzde 70 oranında kendine yeter hale gelen güvenlik güçlerimiz, yüksek sesle dillendirilmese de Irak’ta da Pençe adını verdikleri üç ayrı operasyonla neredeyse 30 km’lik bir derinlikte ve yaklaşık 300 km’lik sınırda kontrolü ellerinde bulundurup, terörist sızmasını engellemeye çalışıyorlar. Bugün geldiğimiz noktada daha önce Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonları ile, Hatay Lazkiye sınırından başlayarak, Cerablus’a, yani Fırat Nehrine kadar olan yaklaşık 430 Km uzunlukta bir sınırı kontrol altına almıştık. Barış Pınarı Harekâtı ile hepinizin bildiği gibi 120 Km kısımda da kontrol sağlandı. Daha sonra ABD ve Rusya ile yapılan iki anlaşma çerçevesinde de PKK’lı teröristlerin yaklaşık 32 Km kadar Suriye’nin içerisine çekilmesi sağlanarak böylece 911 km’lik sınırımızı kontrol altına aldık. Biliyorsunuz bu sınır yüksek duvarlarla da çevrildi. İnşallah bundan sonra Suriye ve Irak’tan terörist sızması engellenir. Bu bölgelerde kontrolün tamamen sağlanması ile birlikte, ülkemizde bulunan 4 milyona yakın Suriyelinin de Cumhurbaşkanımızın işaret ettiği gibi en az 2 milyonunun mevcut yerleşim merkezleri ve yeni oluşturulacak alanlara iskânı sağlanacaktır. ” ifadelerinde bulundu.
“İHRACAT RAKAMLARINDA BÜYÜME VAR”
Gülsoy, ihracat rakamlarında büyüme olduğunu fakat elektrik ve doğalgaz zamlarının çok fazla olduğunu söyleyerek sözlerine şu şekilde devam etti:
“Serbest bölge verileri hariç geçtiğimiz yıl ilk 9 ayda bir milyar 367 milyon 537 bin dolarlık ihracatımız var. Bu oran bu yılın aynı dönemi için yüzde 9,7 artışla bir milyar, 501 milyon 163 bin dolara ulaşmış. Yaklaşık 1,5 milyar dolarlık ihracat rakamının üzerine, yine yaklaşık 300 milyon doları bulan Serbest Bölge verilerini de eklediğimiz de yılın ilk 9 ayı için 1,8 milyar dolarlık bir rakamı yakalamış bulunuyoruz. Geçtiğimiz yıl ile bu yılın eylül rakamlarını da bir cümle verelim. 2018 Eylül’ünde ihracatımız 162 milyon dolar, bu yılın aynı döneminde bu rakam 176 milyon dolara çıkmış. İhracat ve ithalat noktasında, yani dış ticaret verileri açısından ülke ortalamasının çok üzerinde olduğumuzu belirtelim. Kayseri bugün İstanbul, Bursa, İzmir, Kocaeli, Ankara, Gaziantep, Denizli, Sakarya ve Hatay’dan sonra ihracatta 10. Sırada. Serbest bölge ihracatında da 7. sıradayız. Bizden öndeki diğer 6 serbest bölgede üretim yok. Daha çok İstanbul ve İzmir odaklı bu serbest bölgeler dış ticaret merkezli faaliyet gösteriyorlar. Hepinizin bildiği gibi ihracatımızın yaklaşık yüzde 55’i AB üyesi ülkelere yapılıyor. Buna rağmen ihracat yaptığımız ülkelerin ilk beş sırasında Irak, Almanya, İtalya, ABD ve İngiltere var. Daha önceki toplantılarımızda Kafkasya ve Uzakdoğu’ya açılım yapmamız gerektiğine işaret etmiştim. Türkiye ile ABD arasında ortalama 20 milyar dolar seviyesine sıkışan ticaret hacmini 5 katına çıkararak 100 milyar dolar olması hususunda mutabık kalınmıştır. Bunu asla göz ardı etmemeli ve üzerinde çalışmalıyız. Oda olarak biz de bu konunun üzerinde duruyoruz. Hemen her meclis toplantısında ısrarla dile getirdiğimiz ve artık canımıza tak eden bir konu var. Elektrik ve doğalgaz zamları. Malum Bakan Bey’in Yeni Ekonomik Programı açıkladığı günün akşamında EPDK elektrik ve doğalgaza yüzde 14,9 daha zam yaptı. Bu son 5 ayda yapılan üçüncü zam. Özellikle doğalgaz fiyatları dünyada düşerken bizde niye artıyor anlamakta zorlanıyoruz. Özellikle sanayide en temel girdi olan elektrik ve doğalgaza yapılan bu zamlarla uluslararası alanda rekabet edebilmemiz çok zor. Geçtiğimiz yılın başında bu yana doğalgazda zam oranının yüzde 65’in, elektrikte ise yüzde 100’ün üzerinde gerçekleştiğini ifade etmek isterim. Türkiye süratle milli kaynaklardan enerji temini yoluna gitmeli.” ifadelerine yer verdi.
HABER: CENGİZHAN KOCA