CHP Kayseri Milletvekili Çetin Arık, kamuoyunun “Sağlıkta Şiddet Yasası” olarak bilinen düzenlenenin meclisten geçmesini değerlendirdi. Yasasının tüm partilerin uzlaşmasıyla geçmesinin sevindirici olduğunu belirten Arık, “Bu atılan iyi bir adım ama yetmez. Sadece şiddet olaylarının cezalarını artırmak değil, şiddeti oluşturan unsurların da ortadan kaldırılması için düzenlemeler yapmak gerekiyor” diye konuştu.
Kamuoyunda “Sağlıkta Şiddet Yasası” olarak bilinen 7/5/1987 tarihli ve 3359 Sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nuda değişiklik yapılması TBMM’de kabul edildi. Arık, CHP olarak yıllardır hayata geçmesi mücadele ettikleri yasanın tüm partilerinin uzlaşmasıyla kabul edilmesinin sevindirici olduğunu belirterek, “İsterdim ki, dünyayı kasıp kavuran, on binlerce insanın ölümüne neden olan korona virüs salgını olmadan, sağlık çalışanlarının bu haklı taleplerini gündeme alıp, gerekli düzenlemeleri yapalım. Çünkü sağlık çalışanlarının hayatı sadece bu dönemde değil, her dönemde risk altındadır. Maalesef iktidar bu düzenlemeyi sağlık çalışanlarının hakkını teslim etmek için değil, üzerlerinde oluşan toplumsal baskıyı bir nebze de olsa atmak için yaptı. Ama olsun biz yine de atılan bu adımı değerli buluyoruz” dedi.
Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet oylarında ceza artırımının tek başına sağlıkta şiddeti bitirmeyeceğini belirten Arık, “Bu atılan iyi bir adım ama yetmez. Sadece şiddet olaylarının cezalarını artırmak değil, şiddeti oluşturan unsurların da ortadan kaldırılması için düzenlemeler yapmak gerekiyor” dedi. Sağlıkta şiddetin temel nedenlerinden birinin AKP’nin sağlığı piyasacı bir anlayışla ele alması olduğunu ifade eden Arık, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Türkiye’de her gün ortalama 40 sağlık çalışanı fiziksel, psikolojik ve sözel şiddet biçimlerinden birine maruz kalıyor. Her saat başı birden fazla sağlık çalışanı şiddete uğruyor. Dört sağlık çalışanından üçü çalışma yaşamında en az bir kere şiddete maruz kalıyor. Sağlıkta Dönüşüm Programı, şiddetin en önemli nedenidir ve sil baştan ele alınmalıdır. Bu programla sağlık tamamen meta haline dönüştürüldü. Paranızın yettiği yere kadar sağlık hizmeti alabiliyorsunuz. Hasta hekim ilişkisini adeta tüccar müşteri ilişkisine dönüştürüldü. Ama iktidar bunu halka sunarken ‘Elinize nüfus cüzdanınızı alacaksınız istediğiniz hastanede, istediğin hekime hem de sıra beklemeden muayene olabileceksiniz’ diye anlattı. Ama gerçek ne? Gerçek bugün hastanelerde yüzde 200 katkı payı alınıyor. Vatandaş zannediyor ki, aslında ücretsiz, Reis öyle diyor ya, ‘Bu parayı doktor alıyor’ diye doktoru dövmeye çalışıyor. Oysa sağlık doğuştan kazanılmış bir haktır. Herkese eşit ve ücretsiz verilmesi gerekir. Bir diğer sorun ise performans sistemi. Çok hasta, çok muayene, çok tetkik, çok ameliyat… Doktorlar arasındaki çalışma barışını bozuldu. Bir hekim günde 100-150 hastaya nasıl bakar? Günde 150 hasta bakarak nitelikli bir sağlık hizmeti verilebilir mi. Sağlık bakanlığının verilerine göre 2015 yılında acil servislere başvuran hasta sayısı 120 milyon. Ülke nüfusunun 1,5 katı… Ve bunların çoğu da gerçek acil hastası değil. Bu yoğunlukta hekimlerin hata yapma olasılığı artmakta, gerçek hastalar mağdur edilmektedir.”
SALGINDAN ÖLEN SAĞLIK ÇALIŞANI GÖREV ŞEHİDİ SAYILSIN
30 yıl çalışıp emekli olan bir hekimin 5 bin 860 lira, aynı süre çalışıp emekli olan bir hakimin ise yaklaşık 10 bin lira emekli maaşı aldığını belirten Arık, “Sağlık çalışanlarının şiddet yasası dışında da haklı ve bir an önce yerine getirilmesi gereken başta özlük hakları olmak üzere birçok talebi var. Umut ederim ki, iktidar partisi salgın sırasında hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının görev şehidi sayılması da dahil bu güne kadar sağlık çalışanlarının haklı taleplerini dile getirdiğimiz kanun tekliflerini de meclise getirir ve bu zor günlerde sağlık çalışanlarına hak ettikleri müjdeyi verir” dedi.