Mühendisliği bıraktı, süt çiftliği kurdu
Ankara’da yaşayan Çorumlu fizik mühendisi Nilgün Kantar, mühendisliği bir kenara bırakıp süt çiftliği kurdu. Hacettepe Üniversitesi Fizik Mühendisliği Bölümünden mezun olan Nilgün Kantar, bir süre Ankara’da yaşadıktan sonra iş hayatına atılmaya karar verdi.
Neler yapabileceği konusunda araştırmalar yapan Kantar, tarım ve hayvancılığa ilgi duyduğu için bu alanda yatırım yapmaya karar verdi. Ailesiyle bu düşüncesini paylaşan Kantar’a babası ve kardeşinin yanı sıra dayısından da büyük destek geldi.
Aldığı ani kararla Ankara’ya veda ederek baba ocağına dönerek yeni bir dünyanın kapılarını aralayan Kantar, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) tarafından desteklenen projesiyle Beyhan Süt Çiftliği adıyla 120 başlık süt üretim tesisi kurdu. 2 milyon 947 bin TL yatırım bütçesine sahip olan projeye TKDK’dan yüzde 65 hibe sağlandı. Çiftliğin kurulmasının ardından Almanya’dan getirttiği 84 Simental ırkı hayvanla iş dünyasına atılan Kantar’ın çiftliğinde şuan 140’ın üzerinde hayvan bulunuyor. İşletmeye 2012 yılında kaybettiği annesinin ismini veren Kantar’a en büyük desteği ise babası veriyor. Tesiste günlük bin 500 litreye yakın süt üretimi yapılıyor.
İşletmedeki hayvan sayısı tam kapasiteye ulaştığında süt üretiminin daha da artacağını dile getiren Nilgün Kantar, hedeflerinin günlük 4 bin litre süt üretmek olduğunu açıkladı. Hayvanların gebelik sürecini kadınların annelik iç güdüsü ile daha iyi hissedebildiğini dile getiren Kantar, “Bir buzağıya yavrunuz ve evladınız gibi daha farklı bir bakış açısıyla bakıyorsunuz. Merhametli olmakla alakalalı. Siz onlara ne verirseniz onlar da size karşılığını veriyor. İyi bakarsanız onlar da size süt veriyorlar” dedi.
Kantar, mühendisliğin güzel olduğunu ancak hayvancılık yapmayı da istediğini söyledi. Kantar, “Hayvancılık ve tarım ilgimi çeken bir durumdu. Bunu dayım ve erkek kardeşimle paylaştım. Bu düşüncemi geçirebilir miyiz dedim. İnanın kolay bir iş değildi. Neler yapabiliriz, önce bunun fizibiletisini yaptık. Ben öldükten sonra geride güzel bir şeyler bırakmak istiyorum. Bence en önemli şey de bu. Bizden eser kalsın, istihdam olsun. Muhtaç olmayalım” dedi.
Bireysel olarak başlamayı planladığı hayvancılığın çiftliğe nasıl dönüştüğünü anlatan Kantar, “Bir gün gazeteleri okurken Tarımsal Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunun hayvancılık sektöründe hibe desteği verdiğini duyduk. Daha sonra kurumu ziyaret ederek desteklerden bilgi aldık. Sonra projemizde revizyona gittik. TKDK’nın hibe desteğiyle de işletmemizi bugünlere getirdik” ifadelerini kullandı.
Çiftliğin isminin çok büyük bir anlamı olduğunu dile getiren Kantar, “Şirketin ismi anneme ait. Gurur duyuyorum. Bu işletmede onun maneviyatının olmasını istedik. Bu işe karar verdiğimizde gerek şirket, gerekse proje ismi için en uygun ismin ‘Beyhan’ olacağı fikri dayımın eşi yengem Serap Baş’a aittir. Bu fikrin yengemizden gelmesi bizleri ayrıca duygulandırmıştır. Artık annemin adı işletmemiz var olduğu sürece yaşayacak. Gurur duyuyorum. Umarım memleketimize, milletimize katkımız olur. Hayırlara vesile olur. Güzel işlere imza atabiliriz” diye konuştu.
Çiftliği kurduktan sonra Almanya’dan 84 adet büyükbaş hayvan ithal ederek süt üretimine başladıklarını söyleyen Nilgün Kantar, “Daha sonra hayvanların doğumları gerçekleşti. 66 tane doğum oldu. Hayvan sayımız şuan 140’ı geçti. Günlük ortalama 1.5 ton süt üretimimiz var. Güvenlik tedbirlerine önem veriyoruz. Koruyucu hekimlik bizim için çok çok önemli. İyi şeyler başaracağımıza inanıyoruz” şeklinde konuştu.
“Büyümeyi hedefliyoruz”
Çiftliğin kapasitesini yükselterek büyümeyi hedeflediklerini anlatan Kantar, “Kapasitemizi 150 sağmala çıkarmak istemiyoruz. Günlük ortalama 4 bin litre süt üretimi hedefliyoruz. İnşallah olacak. Büyüme yönünde hedeflerimiz var. Bu süreç bir 5 yılı kapsamıyor. Bu bir yatırım süreci. Biz uzun yıllar bu işi yapmak istiyoruz. Üretilen sütü pazarlama sorunumuz yok. Sütünüze güvendiğiniz sürece, kalitesine güvendiğiniz sürece, ürettiğiniz şeyi biliyorsunuz pazarlama sorunu yaşamıyoruz. Yatırımcılara tavsiyelerim piyasada dolandırıcılar mevcut. Onların eline düşmesinler. Öncelikle TKDK’ya gitsinler, bir bardak çaylarını içsinler. Gerekli bilgiyi alacaklardır. Tarım İl Müdürlüğüne, İl Özel İdaresine gidebilirler. Mutlaka teknik konularda destek alsınlar” dedi.
Hayvancılığın bir yaşam biçimi olduğunu anlatan Kantar, “Bu iş dışarıdan kolay gibi gözüküyor ama öyle değil. Hayvancılık aslında bir yaşam biçimi. Biz çiftliğimizi kuralı 4 ay oldu. İşletmede yatıp kalkıyoruz. Sorumluluk gerektiriyor. Elinizi taşın altına koymanız gerektiren bir şey. Takip etmeniz gerekiyor. Gecenizi gündüzünüze katıp çalışacaksınız. İşinizi takip edeceksiniz. Bu işi seveceksiniz. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanımız Eşref Fakıbaba ile görüştük, kendisi takdirlerini iletti. Çok mutlu oldum. Orada duygulandım. Destek olacaklarını, bu işi bırakmayacaklarını ifade ettiler. Bu birliktelik gereken bir iş. Birbirimize destek olmamız gerekiyor. Ancak bu şekilde ülke olarak kalkınabiliriz, memleket olarak kalkınabiliriz” dedi.
Hayvancılık sektörüne atılması ile kendisine gelen tepkileri anlatan Kantar, “Bu işi bir bayan yapamaz edemez diyen kesimler oldu. Durdurmaya çalışanlar oldu. Kürekle çalışacaksın, yapamazsın dediler. Biz bu işi Avrupa’daki sistemin aynısını yapmak istiyoruz. Hayvancılıkta bayanların da olmasını istiyoruz. Olumlu tepkiler de oldu. Bu bir özveri işi. Merhametli olmanız lazım. Yaşam biçimi fedakar olmanız lazım. Bu bir keyif veya hobi değil. Bunu bir defa idrak etmemiz lazım. Hayvanları seviyoruz, onları da korumamız gerekiyor. Adım adım gittik. Her aşamayı titizlikte gerçekleştirdik. Süt verimimiz arttı. Pazarlama süreci geldi peşinden. En son olarak da damızlık düve satışını başlatacağız. Bir ari işletmesiyiz. Bunu devam ettirmeyi hedefliyoruz. Bu böyle kalmayacak” diye konuştu.
“Bayanlar hayatın her alanında olmalı”
Bayanların hayatın her alanında olması gerektiğini dile getiren Kantar, “Hangi sektörde olursa olursun bayanları görmek istiyorum. Başarılı olacaklarına inanıyorum. Erkekler yanlış anlamasın bayanlar biraz titizdir. Hayvancılık yapan büyüklerimizi görüyorum, bazen eşlerine diyorlar ki ‘Sen niye yapmıyorsun?’ Onlar açısından model oluşturuyoruz” dedi.