9 Nisan 2025 Çarşamba

BAŞKAN DOĞUTÜRK, BARIN ŞEHİTLERİNİ ANDI

Hür Doğu Türkistanlılar Derneği Başkanı Sadullah Doğutürk, 5 Nisan 1990 yılında Çin tarafından Uygur Türklerine yönelik gerçekleştirilen katliamın 35. yıl dönümünde yazılı bir açıklama yaptı. Barın Katliamı ile 5 bin Uygur Türkü’nün yaşamını yitirdiğini söyleyen Doğutürk, “Çin hükümeti, Uygur halkının bu taleplerine karşı şiddetli bir baskı uygulamış ve 5 Nisan’da kasabaya güvenlik güçlerini sevk etmiştir. Çıkan çatışmalarda 5 bin Uygur Türk’ü yaşamını yitirmiştir, ancak olayın detayları ve tam ölü sayısı Çin hükümeti tarafından genellikle gizlenmiş veya çarpıtılmıştır” dedi.

​Çin’in 5 Nisan 1990 tarihinde Doğu Türkistan’ın Barın kasabasında gerçekleştirdiği katliam hafızalardaki yerini korurken acısını da hissettirmeye devam ediyor. 35. Yılında Barın Katliamı ile ilgili yazılı bir açıklama yapan Hür Doğu Türkistanlılar Derneği Başkanı Sadullah Doğutürk, Doğu Türkistan halkının özgür ruhunun temsilcisi Barın şehitlerini andı. Başkan Doğutürk, bölgenin yakın tarihinin en kanlı olaylarından biri olarak kayda geçen katliama ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi;

“5 Nisan 1990’da Doğu Türkistan’ın yer Barin kasabasında, Kızıl Çin tarafından biz Uygur Türklerine yönelik gerçekleştirdiği bir katliam yaşanmıştır. Bu olay, Uygurların ve diğer Müslüman halkların haklarını savunan protestoların, Çin hükümetinin sert müdahalesiyle kanlı bir şekilde Çin kaynaklarına göre 5 bin kişinin şehit edilmesi ile bastırılmıştır. Olay, Barın kasabasındaki Uygur Türklerinin Çin hükümetine karşı sosyal, kültürel ve dini özgürlüklerini talep etmeleriyle başlamıştır. Çin hükümeti, Uygur halkının bu taleplerine karşı şiddetli bir baskı uygulamış ve 5 Nisan’da kasabaya güvenlik güçlerini sevk etmiştir. Çıkan çatışmalarda 5 bin Uygur Türk’ü yaşamını yitirmiştir, ancak olayın detayları ve tam ölü sayısı Çin hükümeti tarafından genellikle gizlenmiş veya çarpıtılmıştır.

Barın katliamı, Doğu Türkistan’daki Uygur halkına yönelik yıllardır süregelen Çin’in sert yönetim politikalarının bir parçasıdır ve bölgedeki özerklik taleplerinin bastırılması adına uygulanan şiddetli yöntemlerin örneklerinden biridir. 5 Nisan 1990’da Çin’in Barın kasabasında yaşanan katliama Türk dünyasından önemli tepkiler gelmiştir. Uygurların haklarına yönelik bu sert müdahale, başta Türkiye olmak üzere birçok Türk’ün yaşadığı yerlerde, Çin’e karşı güçlü bir eleştiri dalgası yaratmıştır.

Türkiye, Uygur Türklerinin yaşadığı bu trajik olaylara büyük bir duyarlılık göstermiştir. Hem hükümet düzeyinde hem de halk arasında Çin’e yönelik sert tepkiler ortaya çıkmıştır. Türkiye, Barın katliamına dair Çin’in insan hakları ihlallerini kınamış, Uygur halkının kültürel ve dini özgürlüklerini savunmuş ve olayın uluslararası platformlarda gündeme getirilmesi gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca, Türkiye’deki sivil toplum kuruluşları ve insan hakları savunucuları, Çin’in bu tür baskılarına karşı kamuoyunu bilgilendirmek için çeşitli kampanyalar yürütmüştür. Uygurların kültürel ve dini özgürlükleri, Türklerin yaşadıkları ülkelerdeki ortak bir değer olarak görülmekteydi. Bu nedenle, söz konusu olay, bölgedeki halkların Çin’in uygulamalarına karşı daha fazla bilinçlenmesine ve dayanışma göstermelerine neden olmuştur.

Ancak, o dönemde bu ülkelerin hükümetlerinin Çin ile olan ekonomik ilişkilerinin de etkisiyle, tepkiler genellikle diplomatik ve temkinli bir şekilde verilmiştir. Çin ile sınır komşuluğu ve ticari ilişkilerin gücü, bu ülkeleri olay hakkında daha dikkatli bir şekilde açıklama yapmaya zorlamıştır. Uluslararası Tepkiler ve İnsan Hakları Perspektifi: Türk dünyasında ve uluslararası alanda, Barın katliamı ile ilgili olarak insan hakları örgütleri ve uluslararası kuruluşlar da Çin’in uygulamalarını kınamıştır. Bu tür katliamların tekrar yaşanmaması için çağrılar yapılmış, Çin’in Doğu Türkistan’da ki uygulamaları sürekli olarak gözden geçirilmesi gereken bir konu olarak gündeme getirilmiştir. Özetle, 5 Nisan 1990’daki Barın katliamı, Türk dünyasında büyük bir öfke ve tepki yaratmış, Uygurların hakları için uluslararası düzeyde sesler yükseltilmiştir. Ancak, Çin ile olan ekonomik ilişkiler ve politik denge nedeniyle bu tepkiler çoğunlukla diplomatik alanda kalmış ve daha fazla ses getirmesi adına küresel platformlarda geniş bir dayanışma sağlanması zorluğu yaşanmıştır.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.