15 askerin şehit olduğu, 54 askerin gazi olduğu 17 Aralık 2016’da düzenlenen canlı bomba saldırısı ile ilgili açılan davanın ikinci gününde patlamayı gerçekleştiren canlı bombanın tutuklu yargılanan babası savunma yaptı. Kayseri patlamasında canlı bomba K.Y.’nin tutuklu yargılanan babası İ.H.Y., “2009’da K.Y., 2013’te Ü.Y. isimli oğlum PKK’ya katıldı. K.’yi o günden bu yana hiç görmedim. Ü.’i Kandil’e giderek ikna ettik, geri döndü. Şimdi evli, çocukları var ve askerlik görevini yapıyor” dedi.
17 Aralık 2016’da terörist K.Y., bomba yüklü, sahte olarak düzenlenmiş 71 EU 595 plaka araç ile Adana’dan Kayseri’ye gitti. 17 Aralık’ta 08.48 sıralarında Zincidere Komando Tugayı nizamiyesinden çarşı iznine çıkan askerlerin bulunduğu halk otobüsünü takip eden terörist K.Y., Talas Bulvarı Erciyes Üniversitesi Sabancı Kültür Merkezi önünde bulunan otobüs durağına yanaştığı sırada otobüsün sol orta yan kısmına yaklaşarak bomba yüklü aracı patlattı. 38 AB 180 plakalı özel halk otobüsü içerisinde bulunan askerler, Ahmet Taş, Arif Tuğ, Fehmi Barcın, Göksal Mustafa Ağaçyetiştiren, Hasan İlhan, Kamil Tunç, Kenan Döngel, Muhammed Ali Ocak, Mustafa Cihan, Raşit Yücel, Serdar Amak, Uğur Korkmaz ve Yunus Emre Duran olay yerinde ve kaldırıldıkları şehit olurken, asker Mesut Yaşar ise 3 Şubat 2017’de şehit oldu. Askerler Adem Avcı, Adem Kamsız, Ahmet Gün , Ali Kuşçu, Arif Özkara, Bayram Özdemir, Beraat Yılmaz, Burak Alkan, Caner Kavalcı, Celal Erbay, Ercan İnan , Erdal Köse, Fatih Körpe, Ferdi Çatal, Furkan Özlü, Gökhan Çelik, Gökhan Keskin, Hakan Şimşekyakar, Halit Kapullu, Hamza Hasan Şolt, Hidayet Canpolat, Hüseyin Avcı, İlke Bal, İlyas Akman İsmail Hakkı Öner, Kamil Yemez, Kayahan Uluhan, Kubilay Şimşek, Mehmet Gül, Mehmet Kilit, Mehmet Taşdelen, Mehmet Emin Uygur, Mertcan Uzun, Mevlüt Avcıoğlu, Muhammet Yaşar , Mustafa Genç, Mustafa Uçar, Nasuh Yıldırım, Orhan Ölmez, Recep Coşkun, Recep Genç, Recep Güney, Sami Güler, Semih Yılmaz, Serdar Çiçekli, Süleyman Sancar, Şakir Karayel, Tolga Öğütlü, Ufuk Uysal, Yasin Memiş, Yasin Sezerka, Yunus Ertaş, Yunus Emre Kurnaz ve Yusuf Ergün ise bombalı saldırıda gazi oldu.
Kayseri 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde geniş güvenlik önlemleri altında görülen davanın ikinci gününde tutuklu sanıklar Ekrem U., Hamit E., Hasan E., Hüseyin P., Ümit K., Murat T., Serkan A., Barış K., Fahri D., İsmail Hakkı Y., Mehmet A., Mehmet O. ve Mehmet A. jandarma eşliğinde hazır bulunurken, Kırşehir Kapalı Cezaevi’nde kalan tutuklu sanık Kenan Ç. ile İstanbul Silivri 1 No’lu Cezaevi’nde kalan tutuklu sanık Abdullah A. ile tutuksuz sanıklar Elzem Ş., Hürriyet Y. ve Vesfiye T. duruşmaya katılmadı. Ayrıca İshak Ö., Ferhat T. ve Sait K. ise firari sanıklar arasında yer alıyor.
15 müştekiden sadece şehit Yunus Emre Duran’ın babası Mahmut Duran duruşmaya katıldı. Kayseri Barosu’ndan aralarında Baro Başkanı Av. Cavit Dursun’un da olduğu 11 kişilik bir grup avukat da davaya müdahil olmak için duruşmaya geldi.
“Kandil’e 3 kez oğlumu görmek için gittim”
İlk gününde 9 sanığın savunma yaptığı duruşmanın ikinci gününde Kayseri patlamasında canlı terörist K.Y.’nin tutuklu yargılanan babası İ.H.Y. savunma yaptı. İ.H.Y., mahkemede şunları anlattı:
“Van ili Özalp ilçesinde yaşarım. Canlı bomba K.Y. oğlum olur. 2009 Nisan aylarında PKK/KCK tarafından kandırılarak dağa götürüldü. O zaman Van Emniyeti ve istihbaratına bildirdim. Yaklaşık 1 hafta sonra istihbarat görevlileri beni arayarak oğlumun PKK’ya katıldığını tespit ettiklerini söylediler. 2010 yılında 3 defa pasaport çıkararak legal yollardan Kuzey Irak’a gidip oğlumla görüşmek istedim. İlk gittiğimde yalnız gittim. Kuzey Irak’ta bir taksici ile anlaştım, Kandil’de bulunan bir kampa götürdü. Benim gibi çocuklarını arayan yüzlerce insan olduğunu gördüm. Ben de 1 gün boyunca oğlum ile görüşmek için orada bekledim. Bana oğlumun burada olduğunu ancak kimse ile görüştürmeyeceklerini belirterek, benim vatan haini olduğumu söyleyip azarladılar. Daha sonra eşim Hürriyet’e de pasaport çıkararak onunla da Kandil’deki aynı yere gittik, annesi olmasına rağmen yine görüşemedik, geri döndük.”
“PKK’dan kaçan oğlum şu anda askerlik yapıyor”
2013 yılında diğer oğlu Ü.Y.’nin de evden kaçarak PKK’ya katıldığını söyleyen sanık İ.H.Y., “2013 yılı sonlarına doğru diğer oğlum da örgüte katıldı. O zamanlar çözüm süreci başlamıştı, biraz daha ortalık rahattı. Buna rağmen PKK/KCK 200 kişiyi kırsala götürdü. Eşim ile yine 2015’te Kuzey Irak’a gittik. Kandil’de çocuklarımızı görmek, ikna etmek istedik. Oradakiler çocuğumun kod ismini, fotoğrafını gösteriyorlar ama K. ile görüştürmüyorlardı. Diğer oğlum Ü. ile görüştürdüler. Konuştuk, ağabeyini sorduk. Hayatta olduğunu ancak hiç görüşmediklerini söyledi. Annesi oğlumla konuştu, ikna ettik. Biz gittikten bir süre sonra oğlum örgütten kaçıp, peşmergeye teslim olmuş, onlar da Türkiye’ye getirip emniyete teslim etti. Şuanda kendisi evli ve askerlik görevini yapıyor. K. ile ne telefonda ne yüz yüze bir daha görüşemedik. Bazı zamanlarda öldüğü bilgisi geliyordu ama evimiz önünde hiç taziye çadırı kurmadık. Kayseri’ye hayatımda 1 sefer 10 yıl önce gelmiştim. Kayseri patlamasını medyadan öğrendim, 22 Aralık’ta diğer oğlum aradı, K. ağabeyinin patlamayı yapan kişi olduğunun tespit edildiğini söyledi” diye konuştu.
Tutuklu sanıklardan Fahri Demirbaş ise mahkemede eskiden gönül ilişkisi yaşadığı D.Ç. isimli kızdan ayrılmak istediği için iftira atıldığını belirterek, “D.Ç.’nin Emniyet’te gidip, kendisine Kayseri’de patlama olacağını, çarşıya pazara çıkmamasını söylediğimi iddia etmiş. Ben Diyarbakır’dan okumak için Kayseri’ye geldim. Mensubu olduğum aşiret PKK ile mücadele eder, 20 korucumuz şehit oldu. Ben polislik için müracaat ettim, mülakata kabul edildim ancak gözaltında olduğum için gidemedim” dedi.
Özel halk otobüsü şoförünün komşusu olan tutuklu sanık Hasan Ekici de savunmasında kız kaçırma meselesi yüzünden dünürleri tarafından iftiralar atıldığını belirtti.
Mahkemede HDP’nin PKK ile ilişkisini anlattı
Canlı bomba K.Y.’nin üzerinden sahte kimlik çıkan kimliğin sahibi tutuklu sanık Mehmet O. da 2015 yılında Kobani’ye gitmek üzere PKK’ya katıldığını, kimliğini örgütün aldığını ancak geri vermediğini anlattı. Mehmet O., “Ailevi sorunlarımdan dolayı Facebook’ta bir sayfada Kobani’ye gitmek için birisiyle irtibata girdim. Dijvar Hebun nickli kişi ‘Bana ya Urfa’ya gel ya da Diyarbakır HDP İl Binası’na git’ dedi. Ben de Diyarbakır’da HDP’ye gittim. Orada başkan diye hitap ettikleri kişi ile görüştüm. Önce bana ‘biz böyle bir şey yapmıyoruz’ dedi. Sonra Dijvar nickli o kişi ile telefonda görüştürdüm. Bana iki gün sonra gelmemi söyledi. İki gün sonra gittim, tekrar iki gün sonra gel dedi. Yine gittim bir kez daha söyleyince HDP binasında bağırdım. ‘Ben Kobani’de DEAŞ ile savaşmak istiyorum. Neden oyalıyorsunuz’ dedim. Binadan çıkarken arkamdan birisi seslendi. Adının Murat olduğunu Kobani’ye beni götürebileceğini söyledi. 1 gün sonra iş yerime geldi, hazırsan gidelim dedi. Beni şehir dışında bir yere götürdü. Silahlı el bombalı 3 kişi vardı. Kaleşnikof silahlı olan Murat ile konuştu, ona para verdi ve benimle konuşmadan oradan ayrıldı. Daha sonra beni sürekli kamp kamp gezdirdiler ama Kobani’ye götürmediler. Ben de 50-55 gün geçtikten sonra tekrar Türkiye’ye geldim. Örgüte ilk aldıklarında kimliğimi aldılar ama geri vermediler. Başvuru yapıp yeni kimlik aldım. Canlı bomba K.Y.’nin eline bu kimliğim nasıl geçti bilmiyorum” diye konuştu.