Çocukluğundan beri şiire ilgisi olan genç yazar Eren Yıldız, Hecenin Yazgısı kitabını okuyucularının beğenisine sundu. Kayserili okurlarının isteği üzerine Kayseri’ye gelen Yıldız, buradaki okuyucuları ve dostları için kitabı imzalamak üzere geldiğini belirtti.
İnşaat mühendisi olan ve şiirlere ilgi duyan Eren Yıldız, İlk kitabı Hecenin Yazgısı kitabını imzalamak üzere Kayseri’ye gelerek okuyucuları ile buluştu. Sivaslı aşıklar Bekir Alim ve Aşık Altınay gibi isimlerden şiir üzerine eğitim alan Eren Yıldız, şiir yazmaya şiire olan ilgisinin bu sürece girmesine neden olduğunu belirtti. Yıldız: “Çocukluğumdan beri şiire ilgim vardı. Ailem bu durumu fark etti, o zamanlar Sivas’ta ikamet ediyorduk. Ailemde bu konuda usta aşıkların yanına Sivas Şairler ve Yazarlar Derneği’ne gönderdiler. Orada Sivaslı ünlü aşıklar Bekir Alim, Aşık Altınay gibi aşıkların yanında şiir eğitimi aldım. Özellikle hece şiirini onların yanında geçirmiş olduğum süreç içerisinde kazandım. Hece şiiri yanında tabi ki serbest şiirde yazıyorum. Kitabımın ismini alan şiirim Hecenin Yazgısı’ndan bir dörtlük okumak istiyorum;
HECENİN YAZGISI
Hecenin yazgısı dudaktan başlar,
Kelime kelime haykırır cümle,
Oturur dilimden yerine taşlar,
Anlatır derdimi duyurur cümle,
Açılır düğümler haykırmak için,
Mühürlü dudaktan saçılır telkin,
Kimi sığ sözcükler kimisi derin,
Bilinmeyenleri sordurur cümle,
Kaderinde vardır söylenmek elbet,
İnsanı bir kılan dostadır davet,
Karşılıklı olur sohbet muhabbet,
Duyguyu kelama sığdırır cümle,
Bilmez çoğu zaman uç, hudut, sınır,
Bazen gül uzatır bazen satır,
Her bir hece ayrı mana ayrı sır,
İçinden geleni tattırır cümle” dedi.
“USTA- ÇIRAK İLİŞKİSİYLE HECE ŞİİRİNİ ÖĞRENDİM”
Şiire küçük yaşta ilgi duyan Eren Yıldız’ın ailesi şiir yazma konusunda desteklememiş olmalarına rağmen şiire olan sevdasından vazgeçmemiş ve usta aşıklardan ders almış. Şiir yazarken aldığı tepkileri Hunat TV’ye anlatan Yıldız: “İlk başlarda arkadaşlarım ve ailem çok güzel tepkiler vermiyordu. Tabi sonra ailem bendeki yeteneği fark edince beni aşıkların yanına gönderdiler. Eğitim aldığım aşıklarda ilk başta bize kızıyorlardı, şiirin nasıl yazılacağını öğrettiler. Bize şiir eğitimi verdiler usta aşıkların yanında usta -çırak ilişkisiyle hece şiirini öğrendim. Tabi ilerleyen sürçte yeteneğimi, şiirlerimi gören arkadaşlarım olumlu tepkiler vermeye başladılar. Beni bir kitap çıkarma noktasında ikna ettiler, bende arkadaşlarımızın, dostlarımızın talebini kırmadım ve ‘Hecenin Yazgısı’ kitabını çıkardım. Hecenin Yazgısı kitabı da çok güzel bir talep gördü. Bugün Kayseri’ye gelme sebebim de bu oldu. Kayseri’deki dostlarımız kitabımı imzalamamı istediler bende kitabı imzalamak üzere Kayseri’ye geldim” ifadelerine yer verdi.
Lisede karşılaştığı ve ondan etkilendiği bir genç kız olan ve özellikle aşk şiirlerini genelde Firuze mahlasındaki kişiye yazan Eren Yıldız, her şairin bir Mihriban’ı olduğunu kendisinin Mihriban’ının ise Firuze olduğunu söyleyerek şu ifadelere yer verdi: “Her şairin bir Mihriban’ı vardır. Nasıl Abdurrahim Karakoç’un bir Mihriban’ı varsa her şairi etkileyen, şiirler yazdıran bir kız vardır. Bana da şiirler yazdıran kız Firuze’ydi. Tatbiki gerçek ismi Firuze değildi biz burada özel bir isimle hitap ediyoruz kendisine. Ben de Firuze şiirini okumak istiyorum:
FİRUZE
Kırpınca atar kalp müjganlarını,
Düşünürüm bensiz o anlarını,
Çaresiz bırakma hayranlarını,
Gönlümün korunu deşme Firuze,
Başından dökülür raks eden saçın,
Derbeder gönlüme merhemdir tacın,
Didarında yoktur hüzünle acun,
Benden uzaklarda taşma Firuze,
Güneş sönük bir mum senin yanında,
Utanınca güller açar teninde,
Aşkı gizli tutma bu bedeninde,
Aşkın dergâhını eşme Firuze,
Fecrin aydınlığı vurur yüzüne,
Âlimler kanar o tatlı sözüne,
Dayanır mı yürek kara gözüne?
Bensiz yüce dağı aşma Firuze,
Bir bakışın yıkar Tecer dağını,
Ne çare aşk örmüş sinsi ağını,
Yaşar ALTAY senle mesut çağını
Ben sana köleyken şaşma Firuze.”
“ŞAİR, TOPLUMUN DERDİYLE DERTLENMELİ”
Son zamanlarda kadın cinayetlerinin ve kadına şiddetin yine etkinliğini koruyor ve geçtiğimiz yıllarda vahşice öldürülen Özgecan Aslan’a da bir şiir yazan Eren Yıldız, Özgecan’ın Dilinden ’Anneme Mektup’ adlı şiirinin hikayesini anlatarak ölümünden hüzün duyduğunu ifade etti. Yıldız: “Öncelikle şairler toplumdan uzak değillerdir yani şairler toplumda ne yaşanıyorsa onları yansıtırlar. Biliyorsunuz ki şiir en eski çağlardan beridir aslında bir iletişim aracıdır. Bir beldede, köyde ne olmuşsa diğer beldelere, köylere şiir yazılarak ozanlar aracılığıyla ne olup ne bittiğini insanlar anlatmışlar. Tabi günümüzde de şairler toplumdan uzak ifade edilemez yani toplumun derdiyle dertlenmek durumundadır. Özgecan Aslan’ın çok hüzün bir şekilde vefat etmesi bizi de derinden yaraladı. Özgecan Aslan’a bir şiir yazdım. Özgecan’ın annesi’nin ağzından bir şiir yazdım:
ÖZGECAN’IN DİLİNDEN “ANNEME MEKTUP”
Bağlamışsın kara yazma başına,
Dertlenip karalar bağlama anne,
İsmimi yazıpta mezar taşına,
Dertli dertli bakıp çağlama anne,
Bir gelinliği çok gördüler bana,
Artık çeyizimi boşa saklama,
Bu dünyada ölüm düştü payıma,
Gözlerini silip ağlama anne,
Önümü kestiler kurtlar çakallar,
Geçilmiyor artık, hainden yollar,
Bu çağda acep kim mazlumu kollar,
Gayrı yüreğini dağlama anne,
Postacı mektubu artık getirmez,
Altay’ın ağıtı derdi bitirmez,
Yollar gayrı beni sana götürmez,
Tabutum başında eğleme anne” dedi.
“ŞİİR YAZMAYI BIRAKMAYIN, İÇİNİZDEKİ HEVESİ ÖLDÜRMEYİN”
Genç şairlere, şiir yazanlara ve yazmaya merakı olanlara tavsiyelerde bulunan Eren Yıldız, şiir okumadan şair olunmayacağını ifade ederek şu sözlere yer verdi: “Öncelikle çok okumaları, çok şiir okumaları lazım, okumadan şair olunmaz yani bizim üstadlarımız ustalarımız şunu derdi: ‘Usta malı söyleyesin ki sen bir gün senin de malın söylensin’ yani eski şiirleri, geleneği, sanatın ne olduğunu bilmeden vezini bilmeden uyağı bilmeden şair olunmaz. Bu yüzden çok okuma yapılmalı tabi ki okuduğunuzun manasına varılmalı, şiir düz yazı değildir bir mana içerir derin bir manası vardır. Yani o yüzden oldukça çok okuma yapmalıyız. Ne kadar okuma yaparsak kendimizi o kadar geliştiririz bir de özellikle pes etmemelerini söylemek istiyorum. Çünkü şiire merakı olan gençler bir gençlik hevesi olaraktan şiir yazıyorlar, daha sonra da tabi ki bırakıyorlar. Şiir yazmayı bırakmayın, içinizdeki hevesleri öldürmeyin diyorum.”
HABER: SERAP KAYHAN